En Güzel Yıllar
Keşke şu yaşımda kalsaydım veya imkan olsa da geri dönsem dediğiniz yıllar illa ki olmuştur. Bazı keşkelere karşı olduğum gibi bu bakış açısına da karşıyım. Eğer bu bir bakış açısı değil de feryat ise ona bir itirazım yok; sadece kişinin bu ruh halinden çıkabilmesini temenni ederim.
Mesela ben herhangi bir yaşıma dönmek istemezdim. Eğer bir yaşa dönecek olsam, hiç doğmamayı tercih ederdim. O yaşa dönsem bile yine bu yaşa geleceğim için, o yaşa dönmeye de pek ihtiyacım yok. Hayat, gereksiz bir çabadan başka bir şey değil. Hayata anlam yüklemediğim gibi, hayata sıkı sıkı tutunmaya bir sebep de bulamıyorum. Yazılarımı okumuşsanız bunu bazı yazılarımda da farketmişsinizdir zaten. Bu arada “farketmek” kelimesinin ayrı yazılması (fark etmek) gerekiyor. Aklıma takılırsa gugıla soruyorum ve öğreniyorum. Bunu da üç-beş kere sorduğum için öğrenmişimdir. Neyse işte hayat yaşamaya değmez, farketmez.
Ama benim bu yaptığım hayatı değersizleştirme çabası da değil. Sadece bazı insanların bu kadar kıymet vermesinin tüm insanlık için sorunlara yol açtığını düşünüyorum. Mutsuz falan da değilim sadece yaşıyorum. Yani nasıl hava alırken farkında değilsiniz, onun gibi işte. Bu sebeplerden dolayı hayatı veya hayatın bir kısmını kutsama çabasını da doğru bulmuyorum. Sonunun aynı yere çıkacağı yolları tekrar tekrar dolanmanın benim için bir manası yok.
Fikirsel olarak hep kendine eziyet eden biriydim fakat hangi yıllar daha kendinle barışıktın veya hayatından memnundun derseniz, yanıtını bulamıyorum. Şu anda bulunduğum hal için binlerce şükür olsun. Nostalji yapmak dedikodu yapmak gibi; herkesin erişebildiği, ucuz ve yasal bir uyuşturucu. Siz de damardan vurmak istiyorsanız vurun gitsin. Etkisi altındayken dertlerinizi unutursunuz en azından. Ama çok kaçırmayın yoksa yoksunluk krizine girer ve içinde yaşadığınız “an”ı kaçırır ve geçmişte yaşamaya başlarsınız.
Üniversite yılları çoğu kişi için huzurlu gelebilir zira büyük bir çoğunluk o yıllarda “ekmek elden, su gölden” yaşıyor. Hal böyle olunca, “eşşek” gibi çalışmak zorunda kalan ruhlar geçmişe hasretle bakıyor. Ne yazık ki dünya düzeni böyle. İnsanlığın da değiştirmeye niyeti olmadığı için, bu insanlığın ben taaa … aklını seveyim.
Fakat üniversite yılları da bence güzel değil çünkü sizi şimdi içinde bulunduğunuz yıllara hazırlıyor. Özellikle Türk aile yapısında çok klasiktir: “Oğlum okulu bitir, üniversiteye git, rahat edersin”. “Kızım üniversiteyi bitir, rahat edeceksin”. “Yavrum iş bul, rahat edersin”. “Evlen, rahat edersin”. “Çocuk yap, evini al, arabanı al, rahat edersin”. “Emekli ol, rahat edersin”. Biliyorum; bir türlü rahat edemediniz. O yüzden ben de diyorum ki “ölünce rahat edersiniz” 😃 Madem öyle, işte böyle. Hadi bakalım.