En Üzücü Haller
Bazı durumlar vardır; çok üzücüdür fakat herkes aşina değildir.
- Sevdiği bir kişinin bildiğini bilmeyen bir insanın, iletişim kurabilmek için onu öğrenmeye çalışması
Bu duruma kuşak çatışmalarında rastlıyoruz. Ben son çocuk olduğum için, annem-babam ile yaş farkım çok. Gerçi artık nesiller arası geçiş onyıllarla değil yıllarla ölçülüyor fakat eskiden kuşaklar onyıllar geçince değişirdi. Neyse, ben çocukken atari salonlarına giderdim. Yanlış hatırlamıyorsam 2. sınıfın yazında eve bilgisayar da alınmıştı. Ben de bilgisayarla uğraşmayı çok severdim. Şimdi aklıma gelince, annemin de bilgisayarda oyun oynamaya çalışması ve zorlanması, yukarıda bahsettiğim gibi bir hissiyata bürünüyorum ve üzülüyorum. Ya da ben ortaokul-lisedeyken babam bilgisayar ile ilgili teknik konular sorardı, ben de bildiğim kadarıyla açıklardım. Babam da “keşke üniversitedeyken bilgisayar dersi alsaydım, bilgisayar gelmişti bizim okula, bi arkadaş uğraşmıştı” derdi. O zaman da yine üzülürdüm. Hala hatırladıkça üzülürüm.
- Dünyanın herhangi bir yerinde, istek sahibi çocuğun isteğine erişememesi
Bu aslında bir bakıma aşina olduğumuz bir durum fakat bende yarattığı hissiyat biraz farklı gelişiyor. Belki saçma gelecek ama, çocukken Samsun’da bilgisayar ile ilgili kaynaklara ve oyunlara erişmek çok zordu. Oyun dergilerinde reklamları görürdüm. Hatta çocukken yanlış hatırlamıyorsam Ankara’dan bir yerden Mortal Kombat 4 alabilmek için adamı telefon yağmuruna tutmuştum. Yollamıştı da sağolsun. Sanırım bundan dolayı, durduk yerde aklıma bu durum gelir ve üzülürüm.
- Kimseye hiç belli etmeden birine/birilerine iyilik yapmaya çalışan birinin sıkıntı çekmesi ve çektiği sıkıntıyla kalması
Bir de bu kişiler, iyilik yaptığı kişiye sonradan bu durumu da söylemezler. Hatta hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam ederler. Bu insanlar kendilerini sıkıntıya soktukları ve bu durumu bilmelerine rağmen tekrar tekrar sokacakları için onlar adına üzülüyorum.