Fanzin
Her ne kadar günümüzde popülerliği azalsa da, fanzin bi dönem için birbirlerini hiç tanımayan insanların, kendi iç konuşmalarını başkalarına aktardığı mektuplar gibiydi.
Fanzinler okunmaktan ziyade yazmak için oluşturulur, zira işin içinde herhangi bir para hesabı yoktur. Bu hesapsızlığın, her ne kadar durumu idealize ettiği için olumlu sonuçlar göstermesi beklense de, her şeyin fazlası zarar misali, samimiyetin fazlası da boş muhabbete dönüyor. Yaratıcı olması beklenilen yazılar, osur osur ipe diz kıvamına geliyor. Bir de solun 39283012 fraksiyonunun fanzinleri oluyor ki görüldüğü yerde koşar adım kaçılmalı.
Bence en etkili fanzinler, konu başlığı üzerine çok düşünmeyen ama yazarken düşünenlerden çıkıyor. Zaten yazıyı okurken, “adam ince görmüş” diyorsunuz. Bu tür fanzinler, daha uzun ömürlü oluyor.
Genelde fanzin üretenler, bu işe başlarken aylarca fanzin çıkarabileceklerini düşünseler de, spor salonu üyeliği gibi; bir-iki seferden sonra pes ederler. Sirkülasyon çok olduğu sürece, bu fanzin kültürü açısından olumlu da bir durum. Ne kadar çok fanzin, o kadar iyi.
Bir de para odaklı fanzin üretenler var. Röportaj yapıyorlar, konuk yazar ağırlıyorlar falan … Cüzi bir miktar olsa da üstüne fiyatını da yazıyorlar. Her ne kadar benim lafımın bir kıymeti harbiyesi olmasa da ben bunları fanzinden saymıyorum. Fanzin komşunun gönderdiği yemek gibi olmalıdır: Bedava, lezzetli ve mümkünse tabak da geriye boş gönderilmemelidir.
Bu yazım biraz “İbo - Tek Tek” kıvamında oldu; artık fanzin kelimesine doymuşsunuzdur. Siz de çoğu fanzin hazırlayan kişinin yaptığı gibi sadece ilk ve tek sayıdan ibaret olacak olsanız bile, yapın gitsin. Şanınız yürümez belki ama anı olarak bir köşede durur.
Genç : Online fanzin olur mu Dursun ağbi?
Ben : Hayır, olmaz sevgili kardeşim.