Bir topun peşine 22 adam koşuyor ve siz de … Cümleyi tamamlamaya yüreğim el vermedi 😀

Çoğu yazımda bahsettiğim gibi, gençliğimde çok lüzumsuz işlere kafa yordum. “Futbol endüstrisinin saçmalığı”da bunlardan biriydi. Neden buna kafa yormuşum; kendime kızamıyorum ama geçmişteki ben şimdi karşıma çıksa bir tokat atardım 😀 “Geçmişteki ben”i tenkit etmemin sebebi, o zamanki fikrimin aşırı saçma olması değil; dünyanın gerçeklerini kabullenmektense kendimi yormamdır.

O zamanlar futbolcular bu kadar pahalı da değildi 😃 Artık öyle bir hal aldı ki, neredeyse kulübü futbolcunun üstüne yapacaklar. Futbol endüstrisi eski olmadığı gibi, bu endüstrideki paranın dolanım alışkanlığının bu kadar büyük derecede değişmesi daha çok yenidir. Bu ekonomik model en son geldiği noktada sürdürülebilirliğini yitirmeye başladığı için, “finansal fair-play” kuralları çıkarıldı. Tabii ortada para ve kurallar varsa her zaman para galip geleceği için, şirketler bu kuralların etrafından dolanmanın yöntemlerini yıldırım hızında keşfetti.

Futbolda değişen ve benim de kanlı canlı gözlemlediğim bir başka durumsa, 10 numara tabanlı, dişe diş kana kan çekişmeli, bireysel yetenekleri öne çıkaran futbol sisteminin gidip yerine herkesin kısa paslar yaptığı, tüm takımın maraba gibi koştuğu ve saha istatistiklerine göre oyuncuların yönlendirildiği, bence seyir zevki düşük yeni bir futbolun oluşmasıdır. Aynı durum boks için de geçerlidir. Klitscho kardeşler geldi, ağır sikletin ağzına sıçtı! Ulan ağır siklet dediğin ortaya ruhunu koyar, bambambam rakibin üstüne gider. Bunlar satranç oynar gibi taktiksel takılıp durdular. Taktiksel takılacaksanız Muhammed Ali gibi “rope-a-dope” yapacaksınız, estetik katacaksınız. “Yeaa baba benim boy zaten uzun, adam bana yanaşamaz” gibi bir boks taktiği ile şampiyon olsan ne olmasan ne!

Neyse efendim konumuz futbol, boks konusuna sonra değinirim. Futbolda değişen bir başka konuysa, VAR sisteminin gelmesi oldu. “Video yardımcı hakem” sistemi, maçın akışını etkilediği gibi beklenilen faydayı da sağlamamaktadır. En başta kullanıcı hatası falan denildi, alışılınca düzelir denildi fakat sonuçta bombok bir durum ortaya çıktı. Şimdi ise geri adım atmamak adına, hala daha kendisi kullanılmaktadır. Bu gidişle kullanılmaya da devam edecek gibi durmaktadır. Maç sırasında sahaya dalan spor muhabirinden, maçı durduran video hakem uygulamasına geçiş çok kısa sürede oldu ve ne yazık ki hiç de iyi olmadı.

Bu konu daha çok su kaldırır fakat bu kadar kafi diye düşünüyorum. Yazımı sonlandırırken “Luís Filipe Madeira Caeiro Figo”yu anmak istiyorum. Selam olsun ey gidi Figo! İstanbul’a geldiğinde bir imzanı alaydım iyiydi ama işte bende öyle alışkanlıklar yok 😔 Hakkını helal et usta.