Her Gün Yazmak

7 Şubat’tan beri her gün en az bir yazı kaleme alıyorum. Şu yazımda “neden” ve “hangi konularda” yazdığımı anlatmıştım. Bu yazımda da her gün yazmanın zorlayıcı taraflarından bahsedeceğim.

Öncelikle, her gün yazı yazmanız için bunu görev edinmeniz gerekmektedir. İnsan en sevdiği “şey”i bile, görev edinmediği sürece her gün yapamaz. Örneğin; patates kızartmasını çok sevseniz bile her gün yiyemezsiniz. Eğer zaten her gün patates kızartması yiyorsanız, bir çeşit takıntınız oluşmuş demektir ve psikiyatriste gitmeniz uygun olacaktır. Tabii önce diyetisyene gitmeniz gerekmezse.

Görev edindiğiniz herhangi bir işi, tüm benliğinizle yapabilmenize imkan yoktur zira zorunluluk ile adanmışlık aynı şey değildir. Gönüllülük esası olmadığı sürece, verim sağlayabilirsiniz ama mükemmellik sağlayamazsınız. Herhangi bir işte uzmanlaşmak demek, o işe harcadığınız kaliteli mesainin fazlalığı ile ölçülür. Bu sayede -özellikle sanatkarlar- “miş” gibi yapabilirsiniz ve okuyucu eserdeki hissiyat farkını anlayamaz.

Fakat ben profesyonel bir yazar olmadığım için, her gün yazmaya çalıştığımda ister istemez “ne yapıyorum ben” hissine büründüğüm oluyor. Yine de şu ana kadar kolaya kaçıp yazmayı istemediğim hiçbir konuda yazmadım. Fakat son zamanlarda, bazı kurallarımı hafiften çiğner gibi oldum. Bundan dolayı bu yazıyı kaleme alarak vicdanımı rahatlatıyorum 😃

Örneğin; “Amerika’da Asayiş” yazım, kolaya kaçtığım bir yazı oldu. Zira o gün bu konuyla ilgili bir hal başıma gelmemesine rağmen, helikopter seslerinin de tetiklemesiyle, o yazıyı kaleme almış oldum. Çünkü aklıma konu gelmemişti, ister istemez kolaya kaçtım.

Veyahut, “Neden Oruç” ve “Şiir Yarışması” yazılarımda da bir manada kolaya kaçtım; şikayet yazısı yazdım. Şikayet yazıları en kolay olanı ve kesinlikle yazmak istemiyorum. O kadar eleştirip, şikayet edebileceğiniz konu var ki; yaz yaz bitmez. Zaten köşe yazarları da bunu yapmıyor mu? Ama ben bunları yazdım diye kendimi onlar kadar suçlu hissetmiyorum zira ben bu iş için para almıyor ve en azından farklı bir fikir belirtebiliyorum. Mesela “Neden Oruç” yazımda farklı bir bakış açısı sunduğuma inanıyorum. “Şiir Yarışması” yazımda da başımdan geçen bir olayı anlattığım için en azından samimi olduğumu düşünüyorum.

Şikayet etmeden, gündem konuşmadan her gün yazı yazmak çok zor. Özellikle belirli bir yaştan sonra yalan söylemeden çok fazla yazmak/konuşmak gerçekten imkansız gibi. Yaş geçtikçe hayatınız belli oluyor ve her gün üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri yaşıyorsunuz. Hayallere dalıp olmayacak işleri düşünmektense, geçmişteki salaklarınızı hatırlayıp sinirlenmeniz daha olası oluyor. Bu konularda da yazmak istemediğim ve yalan da söyleyemediğim için, gerçekten konu bulmakta zorlanıyorum.

Neyse, bugünü de kurtardık 😃 Bakalım 17’sinde ne yazacağım?

Written on April 16, 2022