İş Stresi
Hepimiz iş stresi yaşıyoruz. Çoğumuz sadece hayatını idame ettirmek için çalışıyor. Fakat buna rağmen, ortalama 60-70 yıllık insan ömründe iş gibi malayani bir şey için insan kendini yiyip bitiriyor. Bir de iş arayıp iş bulamama var ki; o en kötüsü. Kısacası, iki ucu boklu değnek.
Bence insanın işi hakkında yapacağı tek stres, elindeki işi yetiştirme stresi olmalıdır. Burada asıl görev işverene düşüyor. Çünkü çoğu işveren, iş yerini sadece kazanç kapısı olarak gördüğünden daha çok kar odaklı düşünüyor. İşin içine kar girince, insanlar da sadece işleyen çarktaki ufak bir dişli oluyor. Eğer o dişli çok ısınırsa, değiştiriliyor veya geçici çözümlerle kişi soğutuluyor ve bu döngü böyle devam ediyor.
Evet, dünyada çok iş var. Evet, dünyada çok işçi var. Evet, kimse vazgeçilmez değil.
Fakat vazgeçilmez bir husus vardır ki o da insan onurudur. Kimse kendisinin düşmek istemeyeceği bir hale başkasını düşürmemelidir. İnsanlar, birbirlerine insanca davranmalıdır. Ulu değerler olması gerektiği gibi yüce yerlerinde durmalı, kişi kendisinden daha büyük bir güce inanıp güvenmelidir. Buna ister tanrı deyin, ister toplum bilinci deyin … Deyin de deyin. Fakat insanlığın güveneceği, belki bazen bile bile zarar etmesine rağmen insanlık onuruna halel getirmeyeceğine onu inandıran bir güç olmalıdır.
Gelecek neler getirir veya iş hayatı nasıl değişir, bilemiyorum. Fakat bu düzenin bir yerde değişeceği kesindir. Bu olumlu yönde de olabilir, olumsuz yönde de. Benim beklentim olumsuz yönde olacağıdır. Bunu anlamak için günümüz sanat eserleri ile geçmişin sanat eserleri ve o eserlerin yaratıldığı dönemin tarihsel sürecini inceleyebilirsiniz. Bu çağ, hızlı adımlarla kendi sonuna doğru ilerlemektedir. Bir tür kıyamet olmayacaktır, daha çok Özdemir Asaf’ın şu dizelerindeki gibi olacaktır:
Ölüm gibi bir şey oldu
Ama kimse ölmedi.
İş bulamayan kardeşlerimiz inşallah en kısa sürede iş bulup ekmeğini çıkarır. İşi olup da canı sıkılan kardeşlerimiz de inşallah en kısa sürede refaha ererler ve işleri kolaylaşır. Herkese selamlar.