Ruhsuzlaşma

Ne yazık ki son günlerde Amerika’daki silahlı saldırı olayları arttı. Bunun son örneğiyse, Uvalde şehrindeki Robb ilkokulundaki melun saldırı oldu. Bu saldırı, Amerika’daki en fazla kişinin katledildiği üçüncü okul saldırısı olarak kara bir leke olarak insanlık tarihindeki yerini aldı.

Konunun ehemmiyeti itibariyle farklı açılardan incelenmesi gerekmektedir. Haberleri izlerken benim dikkatimi çeken “tepkisizlik” konusuna değinmek istiyorum.

Öncelikle Amerikan başkanı Biden’ın yaptığı konuşmayı gördüğümde, mimiklerin yapaylığını fark ettim. Yani bunu istemsizce fark ettim. Henüz Amerika’da yeni olduğumdan dolayı, ister istemez Türkiye ile karşılaştırma yapıyorum. Bunu kültürü öğrenme sürecinin bir adımı olarak görüyorum. Üstenci bir bakış açısıyla, “yeaa bunlar da böyle mi” gibi bir arayış içerisinde değilim. Kendisini üstün görmek ve kendini değerli hissetmek isteyen insanlar bunu bolca yapar. Ben daha çok davranışlarımı buradaki kültüre hizalamak açısından bunu yapıyorum. Bu açıdan baktığımda, birinci dereceden vefat eden yakını olmayanlar haricinde, desteğe gelenlerden tutun da medya çalışanlarına, medya çalışanlarından tutun da siyasilere kadar herkeste insanların tepkisizliğini ve yapaylığını gördüm. Bakın, “gördüm” diyorum. İnsanlarda garip bir şekilde tepkisizlik mevcut. Başka bir deyişle; adeta ruhları çekilmiş gibiler.

Bu tür olayların sıklıkla yaşanması, hissizleşmeye neden olmaktadır. Tepkisizliği belki bu şekilde de açıklayabiliriz. Fakat bence toplumsal tepkisizliğin tek sebebi bu değildir. Biz şu anda tarih içindeki bu tepkisizleşme sürecinin bir noktasındayız ve içinde bulunduğumuz anın tepe noktası olmadığını düşünmüyorum. Bu çıkarımı, günümüzdeki edebi eserler -özellikle romanlar- ile geçmiştekileri karşılaştırarak yapmanın güvenli bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Buradaki çıkarımlarımı başka bir yazıda uzun uzun anlatmayı isterim fakat yapacağımı da sanmıyorum.

Çocukken kaloriferde el tutma oyunu oynardık. Kim daha çok elini kaloriferden kaldırmadan tutarsa o kazanırdı. Çocukluğumuzda kalorifer çok görülen bir şey olmadığından olsa gerek, böyle bir oyun keşfetmiştik. Keşke insanların duyguları ve fikirleri de bu kalorifer oyunu gibi olsa ve eninde sonunda birileri kaloriferden elini çekse ve kazanan-kaybeden de olmasa. Fakat ne yazık ki insanlığın davranışı daha çok kaynayan kurbağa anekdotuna veyahut Curt Richter’ın ümitvar farelerine benzemektedir. Böyle psikopat deneylere karşı olduğumu da belirtmek isterim. İnsanlar kendi manyaklıklarını başka bir açıdan görmek için mal mal deneyler yapmayı bırakmalıdır.

İnsanlık bu ruhsuzlaşma halini yenebilecek midir? Yazıda da belirttiğim gibi, ben durumun daha da kötüye gideceğini düşünenlerdenim. Süreç ne zaman tersine dönecek, Allah bilir. Umarım bu yazıyı okuyanlardan, bu sürecin tersine dönmesine katkıda bulunan insanlar çıkar.

Written on May 27, 2022