Sorun ve Çözüm
Yaşlı dünyamız var olduğundan beri, yavşak insanlığımızın sorunsuz bir günü olmamıştır. Bu sorunların bazısı kemikleşmiştir, bazısı kronik hale gelmiştir, bazısı da geçici olarak çözümlenmiştir ve bir yerlerde tekrar ortaya çıkmayı beklemektedir.
Afrika’daki açlıktan bahsedilir fakat bu sorun ne hikmetse bir türlü çözülemez. Daha geçenlerde bu konuda UN (Birleşmiş Milletler) ile Elon Musk laf dalaşına girmişti. Elon Musk “eğer WFP (T. Dünya Gıda Programı) 6 milyar doların dünyadaki açlığı nasıl çözeceğini açıklarsa Tesla’daki hisselerimi hemen şimdi satacağım” minvalinde bir tweet atmıştı. Devamında WFP kabaca bir plan yayınlamıştı. Fakat tabii bu konu geyik olarak döndü ve başka bir zaman gündeme gelmek adına yine ortalıktan kayboldu. Afrika’dakiler de açlığına ve susuzluğa devam ediyor.
Bir yandan Bill Gates abimiz de insan dışkısından su üretimi üzerine yatırımlar (not: yatırım yaptığından emin değilim, siz bakabilirsiniz) yapıyordu 😃 Afrika’daki kardeşlerimiz bu sayede dışkıdan üretilen suyu içebilecekti. “Sen iç lan dışkıdan üretilen suyu” diyecekseniz demeyin, zira içti 😃 Afrika’dakiler hala susuz.
Peki sizce Afrika’daki gıda ve su sorunu çözülemez mi? Eğer dünyanın derdi bu olsa, kesinlikle çözülürdü. Ama dünyadaki kimse, hayrına başkasına kolay kolay kazanç sağlamaz. Bu yüzden de Afrika’daki bu sorunları, daha yıllarca konuşuruz.
Savaşlar bir türlü bitmez; 34 yıllık ömrümde bile bir sürü savaşa tanık oldum. TV’de Filistin’deki savaş haberini duyduğumda yemek yediğim masadan kalktığımı bilirim. Şu işe baksanıza; oradakiler savaşı yaşıyor, ben de evimde üzülüyorum ve birileri de savaştan ne kazanç sağlayabileceğini düşünüyor ama hepimiz insanız. Şimdi Rusya-Ukrayna savaşı var. Çocukluğumda Bosna halkına soykırım yaptılar, bizler bile o çocuk yaşlarda Bosna’ya yardım için para topluyorduk. Yemen’de bitmek bilmeyen savaş var. Gözümüzün önünde Irak düştü. Arap Baharı oldu ve her ülke bundan nasibini aldı. Belki daha bilmediğim onlarca devam eden savaş var. Bunları bilmemek de benim ayıbım olsun.
Peki tüm bunlar olurken, bizler neler yaptık? Eğer tüm insanlık savaş karşısında aynı duyarlılıkta olsaydı o savaşlar engellenemez miydi? Şimdi grup grup insanlar kalkıp Ukrayna’ya gitse, Rusya hala vurmaya devam edebilir mi? Devletler çıkarları doğrultusunda hareket edeceği için, savaşın olup olmamasını umursamazlar. İnsan kaynağı ucuzdur ve kolaylıkla üretilebilmektedir. Bugün biri ölse, yarın biri doğar. Bu yüzden devletlerden duygusal hareketler beklemeyin. Peki ya insanlar savaşı durdurmak adına bireysel olarak hareket edebilirler mi? Günümüzün dünyasında edemezler, anca sosyal medyadan yazarlar. Devletler vatandaşlarını her koşulda etki altına alabildikleri için, vatandaşların ayaklanması imkansızdır.
Filmlerde de olur ya hani, bir adam elinde silahla 20 kişilik ekibi göz altında tutabilmektedir. Halbuki 20 kişi aynı anda o adama saldırsa, belki biri, belki iki-üçü vurulacaktır ama sonuçta kalanların kaderi değişecektir ve kurtulacaklardır. Ama kimse cesaret edip de atılamaz ve hepsinin sonu kötü olur. Öne atılanları ise insanlık kahraman olarak adlandırıyor ve kahraman beklemek mucize beklemek ile eş değer diyebiliriz. Yani geçerli ve kalıcı bir çözüm değildir. Linus Kahraman mı? yazımda “kahramanlık” kavramına değinmiştim.
Kısacası, savaşların bitmesi de çok umrumuzda olmadığı için savaşlar bitmiyor. Bitmesini istesek çözüm yolları gayet açık. Kahraman beklemenin de kimseye faydası yok. Bundan dolayı insanlık isterse her şey olur fakat istemiyoruz.
Allah kimseye dermansız dert vermesin. Zaten insanın insana yaptığı zulüm yetiyor da artıyor. İnsanoğlu istese dünyadaki zulmü de bitirir fakat ne yazık ki istemiyor, isteyemiyor. Sorunlar çözümsüz olduğundan değil, çözüm üretmek istemediğimizden durumlar böyle.