TWD - World Beyond İncelemesi

Üst üste kaç gündür, hep yazarken zorlandığım yazılar kaleme aldım. Bugün bir ara verip, iki sezonluk The Walking Dead: World Beyond dizisini inceleyeyim dedim.

Dizimiz, The Walking Dead evreninin ilerleyen zamanlarında geçiyor. Tek merkeze bağlı birden çok şehirden ve yüz binlerce insandan oluşan büyük bir devlet kurulmuş: Civic Republic. Kontrolü altındaki şehirlerde yaşayan insanlar, zombi kıyametinden önceki gündelik hayatlarını yaşıyorlar. Zombiler artık bir tehlike olarak görülmüyor. Bir yandan da bilim adamları zombi problemi etrafında çözümler üretmek için gelişmiş araştırma tesislerde çalışmalarını sürdürüyor ve bu çalışmalar devletin en büyük önceliği.

Çoğu hikayede olduğu gibi, maceramız yolculuk ile başlıyor. İki kızı olan bir bilim adamı, araştırma tesisinin olduğu şehre transfer ediliyor. Kızları babalarından doğru düzgün haber alamıyor ve günlerden bir gün ellerine babalarından, babalarının tehdit altında olduğunu belirten mesajlar erişiyor. Kızlar da babalarına ne olduğunu öğrenmek için, araştırma tesisine doğru yola çıkıyorlar.

Senaryodaki ilk saçmalık, zombi kıyametinden sonra 10 yıl geçmiş ve insanlar yeni şartlara uyum sağlayacağına eskisi gibi yaşamaya (üniversite bile var 😃 meslek lisesi de olsaymış; en azından gırgır olurdu) başlamışlar. Sanki Amerika’daki herkes bilim adamıymış gibi, hikayenin göbeğine bilim adamlarını koymuşlar. Böylesine bir dünyada fiziksel güç öne çıkar, bilim adamları değil. Amerikalı insanlar bu dizileri izlerken rahatsız olmuyor mu, anlamıyorum. Zira Amerika nüfusunun büyük bir kısmı bu dizilerde hiç temsil edilmiyor. Herkes bilim adamı, herkes aynştayn. Nerede kardeşim ustalar, çiftçiler !!!

Yola çıkan çocuklar, hayatları boyunca hiç zombilerle cebelleşmemişler. Bu yüzden babalarına erişmek için şehirden kaçıp dışarıya çıktıklarında zombilerle doğru düzgün savaşamıyorlar bile. Fakat aynı çocuklar, aradan 3-5 ay geçince birer terminatöre dönüşüyor. Hele bir kız var, 140 boyunda, 120 kilo falan ama sürekli “hadi hızlı olmalıyız” diyen de kendisi 😃 Çocuklar Amerika’yı neredeyse hep yürüyerek geçiyor fakat nasıl bir kondisyon varsa hepsinde; durmaksızın ilerliyorlar. O tipler şartlar ne olursa olsun, günde en fazla 15-20 km yol yürüyebilir.

Senaryolarda özetleme ve zamanda kırılımlar olabilir zira orası BBG evi değil; tabii ki öyküleştirmek için zaman çizelgesinde oynayacaklar. Fakat tutarlılığı kaybedersen, o zaman senarist olarak işin kolayına kaçmış oluyorsun.

İlerliyorlar, ilerliyorlar ve absürt sebeplerden yolları ayrılıyor. Bazen kahramanlık yapmak için birileri kendi isteğiyle gruptan ayrılıyor, sonra bir şekilde buluşuyorlar falan. En başta bize yetersiz 4 tane çocuk gösterdiler ve bunlar sonra birer terminatör oldu. Karakter gelişimleri havada kalıyor zira yolda yaşadıkları olaylardan ziyade sadede gelmeye yoğunlaşan senaristler, iki sezona hikaye örgüsünü sığdırmayı başaramayacaklarını düşünerek buraları hep kırpmış. Hal böyle olunca, izlediğimiz hikaye ilkokul müsameresi tadında oluyor. “Şu olay olur - Bu şunu yapar - Tam yapamaz gibi olacakken bir şeyler peydah olur - Ve ekibimiz sorunu çözer”. Tüm senaryonun akışı bu şekilde.

Hele sonlara doğru bir sahne var, evlere şenlik. Aşırı disiplinli ve acımasız ordu elemanları, çevredeki bir köyde yaşayan herkesi öldürmeleri yönünde emir alır. Ordu gelir, herkesi sıraya dizer. Elde silahlar, kurşuna dizmek için emir beklenmektedir. Bu sırada zar zor hareket eden, kaçak bir asker kötü bir atış yapar ve tüm ordu insanları öldürmeyi bırakıp sağa sola rastgele ateş açmaya başlar 😃 Bu hengamede köylüler ve veletler ellerine silah falan geçirir. Hayatında doğru düzgün silah kullanmamış veletler, köylü halk falan derken koskoca ordu yok olur gider 😃 Hatta bu sahne o kadar özensiz yazılmıştır ki ordunun büyük bir çoğunluğu el bombası ile yok olur zira o ordunun köylüler tarafından yok edilemeyeceğini senaristler de bilmektedir 😃

Bir de bakın şu işe ki; bu adamın kızlarından biri de dehaymış. “Bunlar babadan oğula nesil herhalde” dediğinizi duyar gibiyim. Meğerse babadan kızlara gelen mesajlar falan bu deha kızı araştırma merkezine getirip bilimsel çalışmalara katkıda bulunmasını sağlamak için bir kandırmacaymış. Bu kandırmaca ile koca bir sezon geçiyor gidiyor. Halbuki kızı oraya getirmenin çok daha basit yolları varken, kompleks yol seçilip istedikleri gibi kızı da yakınlarından tamamen izole edemiyorlar ve kızın aile yakınlarının da onunla birlikte araştırma merkezine gelmesini kabul ediyorlar. Kardeş, o zaman neden bu kadar kastınız 😃 Bir de bu deha sanılan kız, öyle bir deha ki, yaşlı başlı bilim adamlarının aklına gelmeyen olası bir çözümü anında onlara iletiyor ve bilim adamları şok 😱 Ulan ben o ülkenin başı olsam, bunlar ne boktan bilim adamı ki küçük bir kız geldi bunlara akıl verdi derdim 😃 Bilim böyle bir olgu değil kardeşim ya. Bu arada kızın dehasının göstergesi de içki yapabilmesi ve boktan şifreli kodlamayı çözebilmesi 😃 Desene Türkiye’deki ergen kızlar ve asgari ücretli alkolikler hep deha 😃

TWD evreni “franchise”a dönüştüğü için, konuyu tabii bir şekilde Rick’e bağlamak adına çabalar olmuş ama ucu açık bırakılmış. Burada yeni bir bilgi sunulmuyor. Dikkate değer yeni bir bilgi olarak, dizinin sonunda virüsün kökeni hakkında kısa bir sahne var. Fransız birileri gösteriliyor fakat bence bu Fransızlık gereksiz olmuş. Fransa’da Eyfel kulesi var, şanzelize alaattin var. Bence konu öyle bağlanmalıydı 😃

Diziye saydırmaya başlasam yazı bitmez zira 11 sezondur hala TWD izleyen biri olarak, beklentilerim düşük olmasına rağmen, diziden hiç memnun kalmadım. Zorlanmadan, kısa bir yazı yazayım dedim fakat gereğinden uzun bir yazıya imza atmış oldum. Diziye puanımı da belirtip yazıyı sonlandırıyorum: 3/10. Ekstra 2 puanı, zombilerin yeni tanıtılan bir-iki sürü davranışına ve TWD evreninin hatrına verdim. Oyunculuklar ve senaryo tamamen çöp.

Written on March 29, 2022