Yıllar
Günler, aylar, yıllar … Hepsi bir şekilde geçiyorlar.
Elem içinde bile olsanız, bir gün düze çıkabilme umuduyla hayata tutunabilirsiniz.
Ahmet Erhan der ki:
Sorular sormak için geldim şu dünyaya
Yasım acıların yasıdır
Bu şiiri ilk okuduğumda “yaşım acıların yaşıdır” demek istedi de yanlış mı okuyorum diye düşünmüştüm. Aynı bir ağacın halkaları gibi, insanın dertleri de onun yaşını belirler diye düşündüğümden olsa gerek.
Rocky motivasyon konuşmasında şöyle der: “It ain’t how hard you hit; it’s about how hard you can get hit, and keep moving forward. How much you can take, and keep moving forward” (Çev. Ne kadar sert vurduğun değil; ne kadar sert darbelere maruz kalıp devam edebildiğin önemlidir. Ne kadarına dayanabilir ve yoluna devam edebilirsin?). Bu sahnede de o konuşmadan bir kesit bulunmaktadır.
Zaman öyle ya da böyle zaten geçiyor; bu da insan farkında olmasa bile ona dayanma gücü veriyor. “Ne olabilir ki, verecek bir canım var” seviyesine kimse gelmese keşke şu fani dünyada. Ortalama 60-70 yıl yaşam için bu kadar sıkıntıya ne gerek var diye sormadan edemiyorum. Değer mi? Değmez.
Kendinize de kızmayın zira unutkanlık insanın doğasında olan bir arızadır. Acıyı her zaman ilk sıcaklığında hissetmemeniz, o acının değerini kaybettiğini göstermez. Yara kabuk bağlar, ara ara kanar. Bu da bir tür yaratıcı tarafından bizlere bahşedilen onarım mekanizmasıdır. Hayat bir şekilde devam eder. Belki bir gün siz de başkasının yarasına merhem olursunuz.
Hepinize sevgi dolu yarınlar, dertsiz sıkıntısız hayatlar diliyorum.